 Değişken olan hiçbir konuda kuralcı ol-a-madım. 'Disiplin' ve 'kural', genelde karıştırılır. Disiplin "sıkı düzen" anlamındadır. Kural'a ise kısaca "davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke"ler diyebiliriz.
Günümüz Türkçesi'nde 'galat'* olmuş kelimeler ve deyimler vardır. Bunlar dilbilimciler tarafından irdelenir, didiklenir ya da ayıklanır çoğu zaman. İkame edilebilir bir hâl almıştır. Sadece, tek bir harf bile bizleri vezir edeceği gibi rezil de edebilir. Ama "hata bizde değil?" savunmasını yapmayacak kadar duyarlı olduğunuzu bildiğimden ötürü bunu ötelemek istemiyorum. "Hata eğitim sisteminin çarpıklığında ve bizleri yetiştirenlerde" diyebilirsiniz. Bir tarafıyla haklı gözüken bu yargı cümlesi aslında o kadar da azımsanacak bir savunma değildir. Bunları araştıracak kadar vaktiniz de olmayabilir. Ama hayatı hak etmek de burada gizli değil mi? Eğer bizler bu yolculuğumuzda yalnızsak, araştırıp soruşturmuyorsak ve hep birilerinin itip kakmasıyla, dayatmasıyla bir şeyleri görüyor, okuyor ve anlıyorsak "hop birader" derler. 'Hop' demişken burada biraz soluklanalım.
Diller birbirleriyle etkileşim halindedirler. Yüzyıllar boyu süregelen bu alışveriş devam etmektedir, edecektir.
'Birader' erkek kardeş anlamına gelen Farsça kökenli bir kelîmedir. İngilizler buna 'brother' (brôdır) derler. Yine Farsça'dan İngilizce'ye geçmiş "peder=father ve mâdar=mother"ı örnek verebiliriz. Fonetik -ses bilgisi- açısından baktığımızda bu anlamına tezimizi desteklemektedir. Bizler de galat halini 'bilader'i kullanıyoruz. (Buna galat denmez, 'nasıl duyduysam öyle söylerim' denir. Çoğu kişi de bu söyleyiş şekline galat deyip gerçekten galata kulesinden intihara hak kazanmaktadır) Eğer havayı güçlü bir şekilde nefes borusundan geçiremez ve en güçlü organlarımızdan biri olan dilimizi titretme faaliyetini gerçekleştiremezsek, o zaman otomatik olarak 'R' harfi 'L' ye dönüşür ve "bilader" diye çıkar. Elbette sizi bu konuda zorlamamakla birlikte ağzınızdan çıkan her kelimenin hesabını vermek mecburiyetinde olduğunuzu da açık yüreklilikle belirtmek isterim!
Bu kadar ilmî tahlili bir kenara bırakalım ve aslî meselemize gelelim. Çok yaygın kullanımlardan olan ve 'galat' değil 'yanlış' bir kullanım olan 'intikal' ile 'irtihâl'i biraz açmak istiyorum. Medya'nın bombardımanı altında olduğumuzdan olaylara tam anlamıyla intibak edemiyoruz. Yoğun bir enformasyon akışı var. Sıkıntılar da burada baş gösteriyor. Özellikle bu iki sözcüğün karıştırılması bir vefat haberinin ardından geliyor. 'İntikal' ve 'İrtihal' kelimeleri de 'birader' ve 'bilader' gibi birbirine karıştırılan sözcüklerdir. Bu 'F' ve 'V' kelimelerinde de kendini gösterir. 'Mahvolmak' ve 'mahfolmak' gibi... Şayet dişlerinizin arası açıksa ve havayı biraz daha fazla çıkartıyorsanız dışarı, işte o zaman 'V' hemen 'F'ye dönüşecektir.
Galat-ı meşhur ise çok ayrı bir mevzû. Kısa bir örnek verecek olursak 'müdür'ün doğru yazılış ve telaffuzu 'müdîr'dir. 'Müdîr' olmasının sebebi Arapça 'mim', 'dal', 'ye' ve 're' harflerinden kaynaklanır. Zira burada 'ye' harfinin görevi 'i' harfi olarak okutmasıdır. Zaten telaffuz edilirken 'müdiyr' gibi olur. ( مُدير) Osmanlıca'da da bu böyledir. Ancak harekeler -ü sesini veren- yoktur. Şimdilerde müdür diyoruz. İşte halk arasında yaygın kullanım diyebileceğimiz şey budur. Zamanla müdür olmuş ve şimdiden böyle yazılıp telaffuz ediliyor. Azeriler dahi 'müdür'e 'müdir' demektedirler. Fakat bunu 'irtihâl' (ارتحال) ve 'intikâl' (انتقال) kelimelerinde yapabilmemiz pek bir olanaklı gözükmüyor. Zira intikâl canlı bir şeyin -insanın- bir yerden bir yere bedeniyle hareket etmesidir. İrtihâl ise, tamamen ruhun hareket etmesi demektir. Yani bir yerden bir yere geçiş. İrtihal'in kökü de "rıhlet"ten ( رحلت ) gelmektedir. Rıhlet, göçüş ve ölme anlamını taşır. Bu sebepten dolayıdır ki, vefat eden bir kişi için 'ahirete irtihâl etti' demeden sadece 'falanca şahıs irtihâl etti' dediğinizde onun vefat ettiğini belirtmiş olursunuz. Onun için kişi vefat ettiğinde 'ahirete irtihâl eder' yani göçer. İntikal etmez. İntikal edenler var mıdır, onu da bilmiyorum... Siz siz olun irtihal edin. Bedeniniz ve ruhunuzla birlikte mal varlığını da taşıyacaksanız, yükü de nakliyat aracıyla yapın ki intikal etmiş olasınız... Velhâsıl, insan kendine verilenlerle yetinmeli mi, yoksa yetindiği şeyleri biraz daha mı irdelemeli?
*Galat-ı Meşhur: Yukarıda ben de meşhur bir hata yaparak 'galat' dedim. Doğru yazımı ise 'Galat-ı Meşhur'dur. Yani meşhur hatalardır. Vikipedi bunu şöyle açıklıyor. "Galat-ı meşhur, kelime veya deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması halidir. "Herkesin bildiği yanlış" denebilir. Örneğin Türkçede "İngiltere" denilerek kastedilen Büyük Britanya'dır; İngiltere, Büyük Britanya'yı oluşturan bölgelerden birisidir sadece, ancak bu kullanım o kadar yaygındır ki yanlış kabul edilmez."
E-posta: irfan@saatlimaarif.com |